Yaban
ve asi
dağlara dağılan taylar gibi.
ve yangın
gençliğinin alazında ışıltılı bıçaklar gibi.
Adana’da yollara dizilmiş garlarda,
çığlık çığlığa peronlarda
çocuklar gibiydi gözleri.
/Adı Nevin,
şarap içer, rüzgâr giyerdi geceleyin.../
O, kanadı kırık bir kuştu,
beyaza vurulmuştu;
kimseler görmedi bir başka renk sevdiğini.
Kimseler…
Görmedi kimseler kirlendiğini...
/Adı Nevin,
hüzün kokar ve korkardı geceleyin.../
“Kendini martılarla bir tutma” derdim;
“senin kanatların yok. düşersin,
yorulursun, beni koyup koyup gitme ne olursun!”
O, kanadı kırık bir kuştu,
gülümserken vurulmuştu.
Kimseler görmedi uçtuğunu.
Kimseler…Görmedi kimseler öpüştüğünü...
/Adı Nevin,
özlem tüter ve ç(ağlardı) geceleyin…/
“Işığın” diyordu: Kırılıp düştüğü yerlerden geliyorum;
karanlık kördü ve acımasız...
Ellerimle kırdım ben de kalan kanatlarımı;
kanatlarımı kanatmaktan geliyorum...
O bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı.
Sonra da çift çıkardık; kar yağardı, biz dinlemez, çıkardık!
O kentte bütün sokaklar
biz yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı,
insanlar dar yapılmıştı, çıkardık!
Kar durmazdı, üşüşürdü saçlarına
ve hep bir şeylere ağlardı o karlı havalarda...
Avurtlarına çarpan kar taneleri,
gözyaşlarının sıcaklığına çarpıp erirdi...
Erirdi... Biz yan yana, yana yana... Yana yana!
O bir yenik serçeydi sıkılınca ağlamaya çıkardı,
ben yürüsem bütün yollar ona çıkardı...
Gitti... Kanatları yüreğimdeydi.
Kalan, elimde minyatür bir kuş şimdi.
Yitirdim o aşkın kimliğini;
h ü k ü m s ü z d ü r...
/Adı Nevin,
ihaneti tutuşturduk bir sabahleyin!/
Yılmaz Odabaşı
Yenik Serçe
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Yılmaz Odabaşı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder