Yüreğime Kar Yağıyor*

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

*Sadeleştiren: Süleyman S. Aras

Kar yağardı, evden çöle kaçardım.
Kar, göklerin bembeyaz çiçekleri.
İlk kar üstde sevgi izi açardım,
Ben öperdim kar konan kirpikleri,
Şimdiyse yüreğime kar yağıyor.

Tabiattan evvel gelip ömre kış,
Nere gitti canda kuvvet, gözde nur?
Dünya yüzü nasıl soğuk olurmuş,
Diz titriyor, ayak esir, el donar,
Nedendir yüreğime kar yağıyor.

Doğrudan da dünya başka âlemdir,
Sihrlidir güneş çıka, don düşe.
Yeryüzünde gezen belki gölgemdir
Belki çoktan ben toprağa dönmüşüm,
Bundandır; yüreğime kar yağıyor.


Nebi Hazrî

Aynaların Ötesi

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Her ne kusur varsa geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar, ela gözlü yar
Mecnunlar Mevla'yı bulursa canda,
El olur Leylalar ela gözlü yar

Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün...
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler, kim çalar ela gözlü yar

Estikçe iş çıkar işin içinde;
Gençliğin hasret yer sevda göçünde
Bilmez misin, dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar, ela gözlü yar

Alı al, yeşili yeşilde ara;
Ahirete gider kalbdeki yara...
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara,
Dökülen ayvalar ela gözlü yar

Vakit dolar, nakit biter kasanda...
Sevda bir kitaptır gönül masanda;
Okusan da olur, okumasan da...
Kapanır sayfalar ela gözlü yar


Abdurrahim Karakoç

Tenha

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

[Bugün 15 Ekim 2008 Çarşamba, Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca bugün hayatına geçici bir “mim” koyarak öldü. Anısına “Tenha” adlı şiirini ekliyorum. Süleyman S. Aras]

Ben öleceğim, kimse seyretmesin,
Güneş ve düşünceler içinde.
Soyunacağım elbiselerden ve hatıralardan,
Bir semalar sessizliğinde

Asude ve mahzun ellerimle,
Nasibimi bir kenara bırakıp
Eski şarkılar söylerken
Dağlarda ateşler yakıp.

Kimse seyretmesin, aşk ve sonsuzluk,
Garip mezarlıklar -arasından gideceğim.-
Kokulu sularla yıkanarak
Karanlıklarda zevk edeceğim.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

An Gelir

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

An gelir
Paldır küldür yıkılır bulutlar
Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
O eski heyecan ölür
An gelir biter muhabbet
Çalgılar susar heves kalmaz
Şatârâbân ölür

Şarabın gazabından kork
Çünkü fena kırmızıdır
Kan tutar / tutan ölür
Sokaklar kuşatılmış
Karakollar taranır
Yağmurda bir militan ölür

An gelir
Ömrünün hırsızıdır
Her ölen pişman ölür
Hep yanlış anlaşılmıştır
Hayalleri yasaklanmış
An gelir şimşek yalar
Masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
Direkler çatırdar yalnızlıktan
Sehpada
Pir sultan ölür

Son umut kırılmıştır
Kaf Dağı'nın ardındaki
Ne selam artık ne sabah
Kimseler bilmez nerdeler
Namlı masal sevdalıları
Evvel zaman içinde
Kalbur saman ölür
Kubbelerde uğuldar bâk
Çeşmelerden akar sinan
An gelir
-lâ ilâhe illallah-
Kanunsüleyman ölür

Görünmez bir mezarlıktır zaman
Şairler dolaşır saf saf
Tenhalarında şiir söyleyerek
Kim duysa / korkudan ölür
-tahrip gücü yüksek-
Saatli bir bombadır patlar
An gelir
Atilla İlhan ölür


Attila İlhan

Bir de Bakmışım ki Ölmüşüm

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Bir de bakmışım ki ölmüşüm
Dünya sönmüş başucumda
Bir türlü gözümden gitmez

Ne gurbetlere düşmüşüm
İsterdim ki avuçlarımda...
Kimse halim sual etmez

Sorma nelerden olmuşum
Nelere etmişim veda
Böceklere gücüm yetmez


Cahit Sıtkı Tarancı

Ayak İzleri

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Bir kuyuya eğildiğinde,
Yüzünü görecek su yoksa
Çekil!
Öldürse de su seni,
Görerek öldürür…
Susuz kuyudan kork!

Kuru düşünme cehennemi;
Nemlidir…
Ve ayak izleri vardır;
Önceden
Gidecek olan herkesin.


Bejan Matur

İkinin Şiiri

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Bugün iki kez yağdı yağmur;
iki kez eskidim sanki.

İki ömrü kol kola yaşadım ben;
biri nergis bahçesi, diğeri mahşer yeri.

Hep iki şömine yandı yüreğimde;
birinde ateşti, diğerinde kül.

Ve iki kez âşık oldum;
bundandır iki kez ölmüşlüğüm.

Sonra bir serüvende ikiye böldüm ömrümü;
şimdi sömestrdeyim.

İlk iki kitabımdan sonra sıtmaya tutuldu coşkum;
daha depremlerleyim.

Ve iki kere iki,
kitabımda benim,

ya çok eder
ya sıfır


Yılmaz Odabaşı

Veda

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Silahlara veda…
Geceye, rüyaya ve sana
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinden
Düzenlerin çıkmazına

Çizdiğim resmin
Saat kulesi ağlıyor
Ağzım o çeşit yok
Şişe bu çeşit var

Sen bir gece gelsen
Güneş doğmasa
Gitmeden yine gelsen
Bu yeni geleni
Bu bize bakanı
Sana bir anlatsam
Güneş doğmasa
Sandıkların içini göstersem sana
Çizdiğim resmin
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
Bir rafa koyabilsen
Olup biteni ve onları
Sabaha kadar konuşsak
O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
Ateşi karı tüfeği çeksem
Ocağa pencereye kapıya

Kemana veda

Yağmurda şeytan ve şapkası
Silahın ölümünü kutluyorum

Tren kaçırmış gibiyim

Sana veda


Sezai Karakoç

Ölüme Saygı

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ölüm bir melek elinde gelir…
Ve öper usulca çocuk yüzleri.
Belki bir gün kurtuluruz
Karıncaların yolunu şaşırtan ince rüzgârlarla
Kaplumbağaların hasret kaldığı derin tepelerde
Çocuk gibi bakalım mavi sulara
Şehirlere bakalım insanlığımızı eskittiğimiz
Sislerden dumanlardan yollara atılan
Mısır koçanlarından
Belki tutarız bir gün belki kurtarır bizi
Simsiyah saralım bezlerle dağları rüzgârları
Gül bahçeleri ağlasın
Dallarda salınan çocuk salıncakları ağlasın
Kırmızı balonlar bizsiz kaybolsun gökyüzünde.
Haydi, sığının şehirlere
Kabuğunuza çekilin yorganınızı çekin üstünüze
Kalsın titrek ve mavi elleriniz
Bekleyin geliyor ölüm usulca
Usulca girer koynunuza.


Erdem Beyazıt