Allah’a sığın Adl-i Teâlâ neler eyler
Cânana gönül vereli ben candan usandım
Hem düşeliden derdime dermandan usandım
"Gel! Gel berü ki, savm u salatın kazası var; sensiz geçen zaman-ı hayatın kazası yok." [Seyyit Nesimi] "İyi şiir, insan idrakini tatmin etmez; allak bullak eder." [Montaigne]
Gözlerimin âhı kalmasın diye
Son defa arkama baktım da gittim
Peşimden kalpsizler gelmesin diye
Bütün gemileri yaktım da gittim
Resmimi görüp de bakmasın diye
Benden bir hatıra kalmasın diye
Arkamdan alaya almasın diye
Anılara kibrit çaktım da gittim
Hasan Tatar
Onun gözleri, yani onun…
Güzel miydi peki?
Gözleri güzel değildi;
Hatta kördü belki!
Ya sözleri?
Kanatır geçerdi,
İşlerken derine,
Acıdan acı seçerdi,
Kapanmazdı izleri…
Kör de olsa onun gözleri
Ağı da olsa sözleri
Aşkın hatrına…
Olsa da biri serap ve biri yalan
İkisi de güzeldi;
Vallahi güzeldi!
Âşık, “eyvallah” der, geçerdi.
Geçti…
Süleyman Aras
Affan Dede’ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden,
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe...
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim,
Hiç bitmese horoz şekerim!
Cahit Sıtkı Tarancı
Toprağın altından bağlanıyor
artık telefon telleri
ve bir telaş
yüreğini sarıyor serçelerin
gördükçe kedileri
Anlar mı serçelerin
neden göç etmediğini
sobanın kurulmasını
bekleyen
kedi?
Yalnızca rüzgâr gelir
ölü bir serçenin
cenaze törenine
ve usulca
kımıldatır tüylerini
kediden önce
Sunay Akın
Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.
Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim.
Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim...
Necip Fazıl Kısakürek
Terk etmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz uykusuz kaldım,
Terk etmedi sevdan beni...
Ahmed Arif
Ürkekti, ürperirdi üzüntüsü sürekli
Dal gibiydi, dalgındı, derindeydi, düşteydi
İnceydi, bir imgeydi, izlenimdi, simgeydi
Ak kuğuydu ve keder buğuydu gözlerinde
Yeşil yağmurlar yağar, yine kalırdı orda,
Yazısıydı, yazgıydı, mevsim de yazdı...
Sonra…
Suskun bir kara tümsek özdeşleşti onunla
Hüsrev Hatemi
Bir çocuk doğdu, bendim.
Sıraya girdim insanlar içinde.
Alay-bayrak büyüdüm
Odalar, sofalar içinde.
Bir ayna doğdu, gördüm.
Sıraya girdi aynalar içinde.
İşime geldi, aldım,
Çarşılar, pazarlar içinde.
Bunca yıl yüzüne baktım.
Kendisini asmadı
Olanlar içinde.
Bir sabah uyandım,
Duruyordu karşımda
Düşmancasına,
Bir cam,
Aldanmış,
Kendini ayna sanmış...
Özdemir Asaf
Deli feryat etse sehere karşı,
Fırtınalar kopar yeli dokunur.
Deli uzanırsa bir baştan başa,
Kolu yetişmezse eli dokunur.
Delidir dağlara çıktığı yeter,
Delidir ocağı yaktığı yeter,
Deliler konuşmaz baktığı yeter,
Deli kelam söyler dili dokunur.
Deliler aşk ile yanar dolanır,
Bu âlemi bomboş sanar dolanır,
Ataşın içinde döner dolanır,
Közü yakmaz amma külü dokunur.
Deliler el açar çıkar divane,
Sefai'nin özü deli divane,
Deli meczup olur deli divane,
Deli bergüzardır deli dokunur.
Âşık Sefai