Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Ayıpsız,
Aşikâre,
Yağmur misali?
Neylersin alışkanlık
İçin kan ağlarken yüzün güler
Dikilitaş gibi dinelirsin yine.
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?
Nazım Hikmet
Ağlamak Meselesi
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Nazım Hikmet RanOl Peri
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Genç Osman (II. Osman)Âşıkam, çektiğimi bilmez, ne bilsin ol peri
Her gece zâr ettiğimi bilmez, ne bilsin ol peri
Gayrılarla salınır her dem o yar-i pür vefâ
Yoluna cân verdiğim bilmez, ne bilsin ol peri
Genç Osman (II. Osman)
Geçen Dakikalarım
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Necip Fazıl KısakürekKim bilir nerdesiniz,
Geçen dakikalarım
Kim bilir nerdesiniz?
Yıldızların, korkarım,
Düştüğü yerdesiniz;
Geçen dakikalarım?
Acaba tütsü yaksam
Görünür mü yüzünüz?
Acaba tütsü yaksam?
Siz benim yüzümsünüz
Eğilip suya baksam,
Görünür mü yüzünüz?
Gitti bütün güzeller;
Sararmış biri kaldı,
Gitti bütün güzeller.
Gün geldi, saat çaldı,
Aranızda verin yer;
Sararmış biri kaldı!
Necip Fazıl Kısakürek
Delikanlı
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Neşet ErtaşDinler isen sana bir şey söyleyim
Gönüllüye gönül ver delikanlı
Gönülsüz olanın gitme peşinden
Sana olmadığını der delikanlı
Gönülsüz gövdeye elin uzatma
Aman sakın böyle bir hata yapma
Zorbalık eyleyip yanlışa sapma
Biraz kendine gel, dur delikanlı
Yare yar olmadın kendini tanı
O zaman bilirsin canı, cananı
Tanı gönlümde yatan aslanı
Ona saygıyınan var delikanlı
Sevda ateşten de betermiş derler
Hasreti burnunda tütermiş derler
Her gönülde bir aslan yatarmış derler
Gönüldeki aslan yar delikanlı
Tepeden bakarak konuşma boşa
Dengesiz sevgiler gider mi boşa
Engin ol, aslanın gönlünü okşa
Eğer yaralıysa sar delikanlı
Garibim zorunan gönül alınmaz
Gönülsüz gönüle sahip olunmaz
Kıskançlık deliliktir, çare bulunmaz
Bunu bir bilene sor delikanlı
Neşet Ertaş
Bağışla Beni Kölem
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Nurullah GençYoksa dönmeyecek mi yüzünü bana güneş
O eflâtun şarkılar çalacak mı yeniden
Meğer dil en belalı gecesiymiş ömrümün
Ne kadar da güçsüzmüş bir sultan kölesinden
Ah, o özel anları öldüren kelimeler
Atabilseydim sizi lügatimden, atardım
Köleyi sultan kılıp evrenin son tahtına
Kendimi köle gibi kervanlara satardım
Bağışla beni rüyam, çölümdeki son deniz
Bağışla allı turnam, dağ başındaki duman
Masum bir dalgınlığın infilâkıyla şimdi
Gel de gör; yıkılıyor üzerime asuman
Yalnız ay ışığında görüyorum kalbimi
Huzurunda bir mahkûm gibi eğiliyorum
Bir şey var ıstırapla beni alnımdan öpen
İki ufuk arası bir şey var, biliyorum
İşte, senin yüzünle donattım karanlığı
Başkası kül, bahçesi, ötesi, tarihi kül
Senin bakışlarında gülümsüyor yıldızlar
Onlara gizlendiysen avuçlarıma dökül
Geriye mi atacak adımlarını yollar
Nasıl mutludur şimdi gözyaşı, korku, elem
Sana sultanlığımın ölümsüz fermanıdır
Ellerimden tutuver, bağışla beni kölem
Nurullah Genç
Anlatamıyorum
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Orhan Veli KanıkAğlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli Kanık
Sessiz Müzik
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Sezai KarakoçSen kış güneşi misin?
Yakarsın ısıtmazsın.
Bir ırmağın ortası yoksa
Seni mi hatırlayacağım?
Bu dünyada olup bitenlerin;
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsun?
Sizin evin duvarları taştan,
Dumanı da mı taştan?
Seni kız arkadaşlarından
Sevinç gözyaşları içinde
Öpen olmayacak mı?
Ezberlediğin şiir
Beklediğin adam
Sezai Karakoç
Mezar ve Gül*
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Victor Hugo* Çeviren: Tozan Alkan
“Senin gibi bir aşk çiçeği ne yapar
Seher vakti yağdığında yağmurlar? ”
Diye mezar sordu güle.
“Ya senin o kuyu gibi ağzına
Düşen insan ne yapar daha sonra? ”
Diye sordu ona gül de.
“Ey karanlık mezar, amber ve bal
Kokusuna döner o damlacıklar
Anladın mı beni şimdi? ”
Mezar da dedi ki “Ey dertli çiçek,
Melek olup göklerde süzülecek
İçime düşen her kişi.”
Victor Hugo
Unut Gitsin
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair William ShakespeareYas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman.
Toprakta böceklere güldüğüm zaman
Duyurunca, paslı sesiyle, ölüp gittiğimi, bir çan...
Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman
Çürüyen gövdem gibi, yitip gitsin aşkın da...
Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya...
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama
Gözyaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya...
William Shakespeare
Çaresiz
Ekleyen: Süleyman Aras / Şair Yavuz Bülent BakilerAh bilsen, bir bilsen duyduklarımı
Sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden
Ve nehirler boşalacak bir anda içerimden
Sakın bilme...
Anlatsan duyarım bütün güzellikleri
Erir dağlarımın başındaki kar
Sussan içerimde kıyamet kopar
Sakın konuşma...
Ha küreğe mahkûm olmak, prangaya vurulmak
Ha görmemek gözlerini, ikisi de bir
Bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir
Sakın bakma...
Bir haberin gelse iki satırlık
Yüreğim birdenbire kanatlanır yücelir
Bir martı gibi çıkar kapına gelir
Sakın yazma...
Çıkıp gittiğinden beri, sessiz sedasız
Başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm
Dönmezsen çaresiz kalır ölürüm
Sakın gelme...
İşte dağlar, taşlar şahidim olsun
Yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum
Dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum
Sakın işitme...
Yavuz Bülent Bakiler