Sis Oldu Şarkılar

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Bu kâğıttan gemiyi bırakıyorum
Bu kâğıttan denize
Bakıyorum bakıyorum da bitmiyor
Ne çok çizik atmışız yüreğimize

Dünya ne ki dünya ne ki
Beyaz olan her şey biraz mavi
İstesen de istemesen de
Bakarsın bir el tutmuş elini
Bilemez kimse
Allah dilediği gibi serper çiçeklerini
ve çakar çivilerini dilediği gibi
Bir can olup öylece kaldığımız an
Bir müzik olup sustuğumuz sesinle söyle bana
Bir çocuğun elleri bırakılır mı, hiç bırakılır mı?
Sana bakıyorum
Çevirme yüzünü ben yabancı değilim
Seninle bakıyorum bu büyük boşluğa
Sana bakıyorum şarkılara bakıyorum
Sis oldu şarkılar elini arıyorum
Kalbim dünyanın ilk aşığının kalbi gibi
ve ruhum paramparça
Sis oldu şarkılar elini arıyorum
Bilemez kimse beyaz olan her şey
Bazen bir cümleyi bitiremiyorum

En son ölüm gelir
Yine de erken deriz

Derinlikler için bir yol vardı
Bilmiyorum her şey bitti mi?
Bu kâğıttan gemiyi bırakıyorum
Bu kâğıttan denize
Sevgilim sevgilim
Böyle yalnız mı gidecektin,
Cennetteki evimize?

Mevlana İdris

Her İnsan Öldürür Yine de Sevdiğini

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Her insan öldürür yine de sevdiğini
Bu böyle bilinsin herkes tarafından!
Kiminin ters bakışından gelir ölüm,
Kiminin iltifatından,
Korkağın öpücüğünden,
Cesurun kılıcından!

Kimisi askını gençlikte öldürür,
Yaşını başını almışken kimi;
Biri şehvetin elleriyle boğazlar,
Birinin altındır elleri,
Yumuşak kalpli bıçak kullanır
Çünkü ceset soğur hemen.

Kimi pek az sever, kimi derinden,
Biri müşteridir, diğeri satıcı;
Kimi vardır, gözyaşlarıyla bitirir isi,
Kiminden ne bir ah ne bir figan:
Çünkü her insan öldürür sevdiğini,
Yine de ölmez insan.

Oscar Wilde

Bir Başka Güzelsin

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Sevgili! Bir başka güzelsin bugün,
Ay gibisin! Pırıl pırıl gülüşün,
Güzeller yalnız bayram günleri süslenir,
Seninse bayramları süsler gül yüzün.

Ömer Hayyam

Aşk Zamanları

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Sonra çok ateşler gördüm hiçbiri ısıtmadı
Yakıp da bıraktığın şu zalim bedenimi

En zoru ellerini unutmaktı
ve ıslaktı çimenler sonsuz ıslak
En zoru ellerini unutmaktı

Bir çiçek açmamış gibi aramızda
Gidiyordun ve deprem
Bütün denizler gidiyordu savaşlarım gidiyordu
ve yalnızdı ellerim sonsuz yalnız
Bir çiçek açmamış gibi aramızda

Hiçbir felaketten öğüt almayan aşk zamanlarımda
Baktım ruhumun sahibine baktım yanıyordum
Sonuna geldiğim bir yolculuk gibiydi her şey
Film kopmuştu ve hayatımdan çıkıp gidiyordum
Hiçbir felaketten öğüt almayan aşk zamanlarım

Mevlana İdris

Lamba

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Güneş asılsız çıktı ve ışıklar tükendi,
İkimiz de titreyen fitillere kapandık.
Tahtını kurmak için gözlerini beğendi,
Ağırladık geceyi konuk ettik ve andık.

Uyu! Yediveren gülleri bahçemizdedir…
Ve sevdan arsız sarmaşıklar gibi içimde.
Dertlerimiz ya uzakta bir denizdedir
Ya saçlarından sonra unuttuğum mevsimde

Az sonra avuçların uyanacak… ve sesin
Bir çiçeğe su gibi üstüme dökülecek,
Ama bırak, bırak da içten içe titresin
Şu küçücük lambanın nesi var götürecek.

Süleyman Çobanoğlu

Yalnızlık

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan

Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı

Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girer de
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa

Sunay Akın

Ama Ölüm

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Özgürlük kitabının
sayfaları arasına
cellatların kurduğu
darağacındaki ip
yarım kalan
sayfayı gösteriyor
okumaya devam edecek
nice insana

Evlilik fotoğraflarının yırtılarak
kırılan çerçevelerin
sokağa atılan
tahtalarıyla çakılıyor
çocuk tabutları

Hiçbir genç kız
taşımıyor kolyesinde
sevgilisinin fotoğrafını
ama ölüm
sayfaları oyulmuş
bir aşk romanının
içine gizliyor
tabancasını...

Sunay Akın

Gecenin Kapıları

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Bütün kapılar kapandı, dışardayım;
Birden karşıma çıkmayın korkuyorum
Uykusuzum fena halde, sokaktayım…
Karanlık bastırdı mı bozuluyorum.

Fena bir yerimden koptuğum doğru!
Kendimden çok fazla yaşamaktayım.
Nereye bağlanacak bu işin sonu,
Aslında ben kimim; meraktayım.

Bütün kapılar kapandı, sokaktayım...

Attila İlhan

Kelimeler

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Kelimelerin üstümüzde gölgesi
Ufkumuzda zehirli sesi…
Kulağa mı, kalbe mi,
Yoksa göze mi tesir eder?

Tek başına… tek bir kelime…
Sana, bana, ona ne der?

Onlar duyguların elbisesi,
Çıplakmışız onlarsız meğer.

Bazen bir kelimenin etkisi,
Bir milyon merheme değer
Bazen bir milyon bıçak darbesi,
Bin kılıç yarasıdır, kapanmayan
Ölümden daha beter!

Süleyman Aras

Herhangi Birine Çağrı

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

İhanetten bir alıntı sağlığınla gelirsin (gelirsen)
Unutmabeni çiçekleriyle yaralarımı süslersin
Utanılası bir şeydir katıksız pembeliğin
Bu yüzden kitaplardan yalnızca
Islık çalmasını öğrenebilirsin
Tüm iyiliğin filmlerin iyi bitmesini istemek
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara
Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım
Öfkem geçer dinle yüzümü sevgiyle bakarım
Kimse değil seni yalnız ben anlarım

Osman Konuk

Muamma

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Aşkım sana bir muamma
Çöz çözebildiğin kadar
Mürekkebin yetmez amma
Çiz çizebildiğin kadar

Ayırdım candan bedeni
Hatan ile sevdim seni
Öfken dahi okşar beni
Kız kızabildiğin kadar

Aldım ruhunun tadını
Ölsem duyarım yadını
Mezar taşıma adını
Yaz yazabildiğin kadar

Yokluğunla avunurum
Benliği yere vururum
Ayağındadır gururum
Ez ezebildiğin kadar

Dilin olayım da söyle
Nasıl yandım sana böyle
Yollarında toprak eyle
Gez gezebildiğin kadar

Uğur Işılak

Ey Sevdiğim (Yar Demedin)

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ey sevdiğim bir gün bana,
Yar demedin yar demedin.
Gece gündüz tenhalarda,
Ağlayanım var demedin.

Seni sevmek suç mu bana?
Ağlıyorum yana yana…
Bir merhem verip yarana,
Sür demedin sür demedin.

Bir gün bana gül demedin,
Gözyaşımı sil demedin,
Bir ömür koştum peşinden;
Gel demedin gel demedin.

Yavuz Top

Yalnızlık Paylaşılmaz

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan.
Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan.
Paylaşılmaz.

Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.


Özdemir Asaf

Yalnızlık Kayzer'den Daha Güçlüdür

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yalnızlık Kayzer'den daha güçlüdür
Ve Roma'dan daha uğultulu

Yastığa gömebilir misin onu?
Duvara asabilir misin?
Bir âyin elbisesi
Ya da bir geyik postu gibi?

Ruhundan sızarak senin
Ve belkemiğinden
Odanı dolduracak
Belki de dünyanı
Ve üstüne çıkaracak
Tekneni, dalgaların

Yalnızlık...
Bitişik yataktaki hasta:
Başının altında elleri
Ve gözleri tavanda -sabaha kadar-
Alçak sesle
Tanrı'yla konuşuyor
Ve bazen de seninle.

Cahit Koytak

Ayrılık

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

İki rayı gibiyiz
Bir tren yolunun
Yakın olması
Neyi değiştirir
Son istasyonun


Sunay Akın

Cebeci İstasyonu ve Sen

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Cebeci İstasyonunda bir akşamüstü
İncecikten bir yağmur yağıyordu yollara
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Sıcak bir kara sevda
Yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
Acımsı, buruk.
Mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
Sessizliği üstümüzden atamıyorduk
Bir saçak altında kararsız, yorgun
Saatlerce duruyorduk
Kimse görmüyordu bizi

Cebeci İstasyonunda bir akşamüstü
Yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
Cebeci İstasyonunda bir akşamüstü
Bir başka türlüydü bu insanlar
Sen bir başka türlüydün
Gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
Gözlerin gözlerimde erimekteydi
Bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
Beni bırakma diyordun

Meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
Bir yalnızlık duyuyorduk
Ağlıyordun, ağlıyordun...

Cebeci İstasyonunda bir tren
Nefes nefese soluyordu
Gerilmiş bir keman teli gibiydik

Ankara Kalesi'nde bir eski çalar saat
Bilmem kaça vuruyordu
Bir yağmur yağıyor inceden ince
İçimizdeki bin bir düşünce
Harmanlar misali savruluyordu
Islanmış bir ceylan yavrusu gibi
Tiril tiril titriyordun
Gitsek gitsek diyordun.

Yüreğimin atışından deli gönlümce
Sırılsıklam, paramparça, perme perişan
Türküler söylüyordum
Ağlıyordun, ağlıyordun...

Şimdi, şimdi seni düşünüyorum
Cebeci yollarında rüzgârlar esiyor, serin
Paramparça düşmüş gönül ufkuma
İki yıldız gibi gözlerin
Gel Ey ciğerime saplanan hançer
Gel ey yüreğime oturmuş kurşun
Göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
Gel artık
Ne olursun


Yavuz Bülent Bakiler

Beklenen ve "Beklenen"e Nazire

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Beklenen

Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl Kısakürek

“Beklenen”e Nazire*
*Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in Beklenen adlı şiirine mütevazı bir nazire denemesidir; herhangi bir iddiası yoktur.

Hasta beklemez sabahı,
Çünkü sabır taşı çatlar.
Şeytan beklerken günahı,
Benden daha çok sabrı var.

Suçtu reddetmem gelmeni,
Yokluğunda bildim seni,
Bak, arıyorum gölgeni,
Gel artık, budur son karar.

Süleyman Aras

Tut Ellerimden

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Sırat’tan incedir sevda köprüsü
Beraber geçelim tut ellerimden.
Niyet ak güvercin, vuslat gökyüzü
Beraber uçalım tut ellerimden

Gönüldeki birlik kalkandır dışa
Aldırma ayaza, yele, yağışa
Giden ilkbahara, gelecek kışa
Beraber göçelim tut ellerimden.

Birleşmek üzredir şafakla gurûp
Korku beklenilmez kapıda durup
İster zehir olsun, isterse şurup
Beraber içelim tut ellerimden.

Çağır hayallerin en ötesini
Yakından duyarsın aşkın sesini
Sonsuz mutluluğun penceresini
Beraber açalım tut ellerimden.

Hatırla kaybolan hatıraları
Elmastan ışıklı, altundan sarı
Zaman tortusundan işte onları
Beraber seçelim tut ellerimden.

Şüphe “başlangıç”tır, karar “nihayet”
Zamanı zamana etme şikâyet
Kaçmak kurtuluştur diyorsan şayet
Beraber kaçalım tut ellerimden.


Abdurrahim Karakoç

Akşam Erken İner Mahpushaneye

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Akşam erken iner mahpushaneye.
Ejderha olsan kâr etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez, inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.

Akşam erken iner mahpushaneye.
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya.
Birden, ağlamaklı olur bahçe.
Karşıda, duvar dibinde,
Üç dal gecesefası,
Üç kök hercai menekşe...

Aynı korkunç sevdadadır
Gökte bulut, dalda kayısı.
Başlar koymağa hapislik.
Karanlık can sıkıntısı...
"Kürdün Gelini"ni söyler maltada biri,
Bense voltadayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gülünç, acemi, çocuksu...

Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada,
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da.
Hiçbiri olmaz hâlbuki
Geçer süngüler namluya.
Başlar gece devriyesi jandarmaların...

Hırsla çakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cıgaram,
Bir duman, kendimi öldüresiye.
Biliyorum, "sen de mi?" diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpusaneye.
Ve dışarıda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya!


Ahmed Arif

Ne İçindeyim Zamanın

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmış akışında.

Bir garip rüya rengiyle
Uyumuş gibi her şekil,
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.

Başım sukutu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
İçim muradıma ermiş
Abasız, postsuz bir derviş…

Koku bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim.


Ahmet Hamdi Tanpınar

Taş Bir Sözcük Düştü Parçalandı*

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

* Çeviren: Azer Yaran

Taş bir sözcük düştü parçalandı
Henüz yaşayan göğsümde.
Zararı yok, ben zaten hazırdım.
Gelirim bunun da üstesinden.
Başımda işim çok bugün:
Belleği sonuna değin öldürmek gerek,
Taşlaşması gerek ruhun
Ve yaşamayı yeniden öğrenmek.
İşte… Yazın hışırdayan sıcak soluğu
Bayram gibi sarıyor pencereyi.
Ben çoktan sezmiştim bu
Aydınlık günü ve boş evi.


Anna Ahmatova

Bir Gün Beni Ararsan

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Bir gün hatırlayıp da beni ararsan
Susuz bıraktığın çöllerdeyim ben
Aklına gelirde eve uğrarsan
Bil ki artık yokum, ellerdeyim ben...

Pencere önünde gözyaşı yuttum
Gönlümü hep gelir diye avuttum
Acıyla öfkeyle sımsıkı tuttum
Koparıp yırttığım tüllerdeyim ben...

Gündüz güneşimdin geceler ayım
Şimdi kapkaranlık bir kuyudayım
Yokmuş zere kadar kalbinde payım
Bilmezsin ne hazin hallerdeyim ben

Kapanmaz bilirim aşk yaraları
Bıraktım sana tüm hatıraları
Paket paket içtim sigaraları
Etrafa savrulmuş küllerdeyim ben...

Çok geç anladım ki her şey bir yalan
Mutlu bir kaç gündü geride kalan
Sana getirmiştim bak da oyalan
Vazodaki solmuş güllerdeyim ben


Attila İlhan

Acelem Var!

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yarına hükmüm geçmez, heybemde azığım yok
Ecel pusuda bekler ve benim acelem var.
Karanlığın çiğ sesi kalkansız karşılanmaz
Çırpınır tutunacak dalı olmayan kuşlar
Benim de acelem var!

Yırtık bir paraşütle gökten atlamak olmaz
Toprak kucak açsa da düşmeden donar kanın.
Mum eriyip bitiyor, zaman deli bir rüzgâr
Son nefes ki takvimde hasadı ölü bir yaz
Ve benim acelem var!

Bir bineğim olsun ki rüzgârdan hızlı uçsun
Yeri göğe bağlasın som tevhid urganıyla.
Üstüme kar yağarken içimden tepsin bahar
Dost gönlümü ısıtsın yıldızlı yorganıyla
Benim ki acelem var!

Aynayı ayna yapan ışık ile gören göz
Tara kâküllerini çökmeden karanlıklar.
Kuş kafesten uçanda dövünmek neye yarar
Bir kez orman yanmasın neye yarar kül ve köz
Bundan ki acelem var!

Şeytanı karıştırma, hep sağlam pusat kuşan
“Biraz daha! ” diyenin avını uyku taşlar.
Yörük atlar aksamaz besmele göynüğünde
Son dergâhta yavaşlar
Ve benim acelem var!

Yarın için tapum yok, Hakk’dan gayri kapım yok!
Hamurum mayalandı ve benim acelem var!
Her şiirde ruhumu ateşlere veririm
Bir yandan balım akar, bir yandan torçum akar
Yüzü ak gitmek için bu günden acelem var!


Bahattin Karakoç

Vedadan Sonra Bir Gün

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yar...
Bir yıl oldu gideli,
Haydi, gel artık yeniden tut ellerimi,
Hiç mi özlemedin, hiç mi sevmedin sen beni?
Yoksa kuruttuk mu o "kurumaz" dediğin taze fideyi?

Yokluğun ne gül bahçesi ne de cehennem gibi,
Nasıl tarif edeyim bilmem ki?
Yokluğun varlıkla yokluk arası bir şey,
Yokluğun mutluluğun ötesindeki her şey...

Varsın…
Çünkü hissediyorum yanımdasın,
Yine her şeyimi paylaştığımsın.
Hayatımın geri kalanısın.

Yoksun...
Çünkü çoookkk uzaktasın.
Ne sesin ne ellerin ne de o güzel gözlerin var yanımda,
Varlıkla yokluk arası dedim ya.

Bitecek mi bu özlem?
Dinecek mi bu sızlayan yanım?
Yoksa hep taze mi kalacaksın?
Aklımda, anılarımda ve rüyalarımda...

Yar...
Bir yıl oldu gideli,
Anladım dönmeyeceksin hiç geri.
Ama bil ki,
Yarımsın, yârimsin ve beklediğimsin ebedi...


Ayşe

Yaşım İlerledikçe

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün
Boş yere üzülmekte mana yok, anlıyorum
Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.


Cahit Sıtkı Tarancı

Sebeb Ey

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ürperir tabiat, üfleyince rüzgârı derin gök soluğu
Ulu ses dokununca çarka
Düşer ölümün gölgesi eşyaya.

Baslar eşyada hareket kurtulmak için kendinden
Daha öteye geçmek için arınmak gibi elbiseden
Yakalar ölümsüzlüğün sonsuz ipini
Sonra ses olur
Zamanın idrak incisi ses döner, döner, döner de
Yönelir sebebe
Sebeb ey!

Sesi damarla çizer
Mutlak sözü damarda kanla çizer
Uzar bir göz ağrısının gecesi uçsuz bir nehir gibi
Bir bebeğin ilk hecesi düşer ağzından ansızın ve bulur
Sonra toprak sıkışır sıkışır tasar da renk olur tarla da
Günesin çarpılmış elçisi Van Gogh´la gelir önümüze
Portakalla yayılır karanfilde tutuşur karar kılar denizde
Renk denizde karar kılan ebedi tarla olur.
Renk başkaldırırken helezonlar çizerken ses
Som fatih su fetheder tabiatı
Döner döner dögünür eritir dağları yobaz kayaları
Daha der sığmaz kabına yönelir göğe teslim olur
Ve düşerken toprağa çağırır
Sebeb ey!

Her sabah bütün bitkiler iştahlı bir çocuktur
Emer, emer, emer toprak anayı
O sultan hazinesi o hep veren sonsuz cömert anayı
Yeşil hayat, kırmızı hareket, sarı sabır emer
Ve beyaz iman çizer sesini
Tamamlar kavisini

Sebeb ey!


Erdem Beyazıt

Gizli Bakışlar

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Bir bakış ki açıyor gönül muammasını,
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.

Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bir bakış, bir aşığı saatlerce ağlatır
Bir bakış, bir aşığı aşkından emin eder,
Seven insanlar daima gözleriyle yemin eder.


Faruk Nafiz Çamlıbel

Yalnızlığım

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım.

Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.

Bir camın arkasında açılıyor güllerim,
Havuzum pırıl pırıl; yıkar bakışlarımı.
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı;
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim.

Rüya rüzgârlarında bir yaprak yalnızlığım
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde
Fakat herkese uzak kalacak, yalnızlığım.


Fazıl Hüsnü Dağlarca

Vefasız Dünyanın Vefasız Sevgilisi

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Vefa her kimseden kim istedim ondan cefa gördüm
Kimi kim bîvefa dünyada gördüm bîvefa gördüm

Kime kim derdimi izhar kıldım isteyip derman
Özümden bin beter derd ü belaya mübtela gördüm

Mükedder hatırımdan kılmadı bir kimse gam def'in
Safadan dem uran hemdemleri ehl-i riya gördüm

Ayak bastım reh-i ümmide, ser gerdanlık el verdi
Emel serriştesin tuttum elimde ejderha gördüm

Fuzuli ayb kılma yüz çevirsem ehl-i âlemden
Neden kim her kime yüz tuttum andan yüz bela gördüm


Fuzûli

Aşka Reddiye

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Kapılmayı göğün maviliğine,
Bir güneşle bütün bir gün mutluluğu
Unutalı yıllar geçmiş aradan
İnansaydım sana eskisi gibi
Hatırlat derdim belki yine
Sen yoksun ey aşk insanlar arasında yangın yerleri,
Kısa yakınlıkların yıkıntıları var
İşin kötüsü daha sevginin başında

Ellerinde hesap cetvelleri,
Kar ve zarar hesaplıyor insanlar
Kişiler acıyacak ve kin duyacak
Ve sevecek de bir zaman
Fakat sürekli sevgiler sağanağını sildim aklımdan
Bir zaman resmin olan cebimde ey sevgili!
Şimdi dörde katlanmış,
İlk kolesterin tahlili
Ve aslı olmayan bir şeye,
Beni bunca yıl inandırdı diye,
Dargın öleceğim Fuzuli’ye
Aşk yoksun sen seni biz uydurduk,
Saatleri unuttuk, aklımızca zamanı durdurduk.


Hüsrev Hatemi

Çikolatadan Kule

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yanına al beni,
Pamuklara sar hadi,
Kaçmaya çalışırsam eğer,
Prangaya vur beni…

Kapıyı üstüme kilitle,
Bir de ninni söyle,
Yaramazlık yaparsam,
Anneme söyle...

Çikolatadan kule,
Şekerlerden lale,
İstediğim gibi tepinme,
Şartlarıma yok dersen,
Pencereden sepetle…


İlham Perisi

Sürgün*

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

* Çeviren: Ahmet Cemal

Bir ölüyüm ben, dolaşıp duran
Artık hiçbir yerde kaydım yok
Bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde
Sayı fazlasıyım altın kentlerde
Ve yeşeren taşra yörelerinde

Vazgeçilmişim çoktan
Ve hiçbir şeyle anımsanmamışım
Yalnızca rüzgârla ve zamanla ve sesle
Ben insanlar arasında yaşayamayan

Ben Almanca diliyle
Çevremde kendime mesken
Edindiğim bu bulutla
Bütün dillerde sürüklenmekteyim.

Nasıl da kararıyor bulut
Yağmurun tonları da koyulaşmakta
Çok azı yağıyor
O zaman bulut ölüyü daha aydınlık bölgelere taşıyor


Ingeborg Bachmann

Yürüyenler Eğreti Sözler Arasında*

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

* Çeviren: Lütfullah Göktaş

I
Ey yürüyenler
Eğreti sözcükler arasında!
Sırtlanın isimlerinizi, çekip gidin
Saatlerinizi çekin zamanımızdan, çekip gidin
Denizin maviliğini, belleğin kumlarını
Çalın dilediğinizce çalın
Dilediğinizce fotoğraf çekin ki anlayın
Anlayamayacağınızı
Toprağımızdaki bir taşın
Nasıl öreceğini göğün çatısını...

II
Ey yürüyenler
Eğreti sözcükler arasında!
Sizden kılıç, bizden kan
Sizden çelik ve ateş, bizden et ve can
Sizden yeni bir tank, bizden taş
Sizden gaz bombası, bizden yağmur
Bizim üstümüzde de sizinki gibi gök ve hava
Hissenizi alın kanımızdan, çekip gidin
Danslı yemekli bir akşam partisine gidin
Bize düşen korumaktır şehitler gülünü
Bize düşen yaşamaktır dilediğimizce

III
Ey yürüyenler
Eğreti sözcükler arasında!
İğrenç tozlar gibi dilediğiniz yerden geçin ama
Uçan haşarat gibi dolaşmayın aramızda!
Yapılacak işlerimiz var toprağımızda
Buğdayımız var yetiştireceğimiz
Bedenimizin teriyle sulayacağımız
Sizi hoşnut kılmayacak şeylerimiz var burada:
Bir taş ya da bir keklik
Alın maziyi, dilerseniz çıkarın elma pazarına
Dilerseniz sedef bir sini içinde
Mabed-i Süleyman’ı geri verin Hüdhüd’e
Bizimdir sizi hoşnut kılmayacak şeyler: Bizimdir yarınlar
Yapılacak işlerimiz var toprağımızda

IV
Ey yürüyenler!
Eğreti sözcükler arasında!
Yığın kuruntularınızı boş bir çukura, çekip gidin
Ayarlayın akrebini zamanın
Kutsal buzağının meşruiyetine
Ya da tabanca müziğinin vaktine!

Bizimdir sizi hoşnut kılmayacak şeyler, çekip gidin
Bizimdir sizde olmayanlar: Halkı kan ağlatan bir vatan
Nisyâna ya da belleğe yaraşan bir vatan
Ey yürüyenler!
Eğreti sözcükler arasında!
Nerede isterseniz orada oturun
Ama oturmayın aramızda.

Geldi artık çekip gitme zamanınız
Nerede isterseniz orada ölün ama ölmeyin aramızda
Yapılacak işlerimiz var toprağımızda
Burada bizimdir mazi
Bizimdir hayatın ilk sesi
Bizimdir bugün, bizimdir gelecek
Burada bizimdir dünya ve ahiret

Çıkıp gidin toprağımızdan
Denizimizden, karamızdan
Buğdayımızdan, tuzumuzdan, taşımızdan
Defolun her şeyimizden!
Defolun
Belleğimizdeki anılardan
Ey yürüyenler eğreti sözcükler arasında!

Biz kaybettik, aşk da kazanmadı…


Mahmud Derviş

Ağlamak Meselesi

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
Ayıpsız,
Aşikâre,
Yağmur misali?

Neylersin alışkanlık
İçin kan ağlarken yüzün güler
Dikilitaş gibi dinelirsin yine.
Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?


Nazım Hikmet

Ol Peri

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Âşıkam, çektiğimi bilmez, ne bilsin ol peri
Her gece zâr ettiğimi bilmez, ne bilsin ol peri
Gayrılarla salınır her dem o yar-i pür vefâ
Yoluna cân verdiğim bilmez, ne bilsin ol peri


Genç Osman (II. Osman)

Geçen Dakikalarım

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Kim bilir nerdesiniz,
Geçen dakikalarım
Kim bilir nerdesiniz?

Yıldızların, korkarım,
Düştüğü yerdesiniz;
Geçen dakikalarım?

Acaba tütsü yaksam
Görünür mü yüzünüz?
Acaba tütsü yaksam?

Siz benim yüzümsünüz
Eğilip suya baksam,
Görünür mü yüzünüz?

Gitti bütün güzeller;
Sararmış biri kaldı,
Gitti bütün güzeller.

Gün geldi, saat çaldı,
Aranızda verin yer;
Sararmış biri kaldı!


Necip Fazıl Kısakürek

Delikanlı

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Dinler isen sana bir şey söyleyim
Gönüllüye gönül ver delikanlı
Gönülsüz olanın gitme peşinden
Sana olmadığını der delikanlı

Gönülsüz gövdeye elin uzatma
Aman sakın böyle bir hata yapma
Zorbalık eyleyip yanlışa sapma
Biraz kendine gel, dur delikanlı

Yare yar olmadın kendini tanı
O zaman bilirsin canı, cananı
Tanı gönlümde yatan aslanı
Ona saygıyınan var delikanlı

Sevda ateşten de betermiş derler
Hasreti burnunda tütermiş derler
Her gönülde bir aslan yatarmış derler
Gönüldeki aslan yar delikanlı

Tepeden bakarak konuşma boşa
Dengesiz sevgiler gider mi boşa
Engin ol, aslanın gönlünü okşa
Eğer yaralıysa sar delikanlı

Garibim zorunan gönül alınmaz
Gönülsüz gönüle sahip olunmaz
Kıskançlık deliliktir, çare bulunmaz
Bunu bir bilene sor delikanlı


Neşet Ertaş

Bağışla Beni Kölem

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yoksa dönmeyecek mi yüzünü bana güneş
O eflâtun şarkılar çalacak mı yeniden
Meğer dil en belalı gecesiymiş ömrümün
Ne kadar da güçsüzmüş bir sultan kölesinden

Ah, o özel anları öldüren kelimeler
Atabilseydim sizi lügatimden, atardım
Köleyi sultan kılıp evrenin son tahtına
Kendimi köle gibi kervanlara satardım

Bağışla beni rüyam, çölümdeki son deniz
Bağışla allı turnam, dağ başındaki duman
Masum bir dalgınlığın infilâkıyla şimdi
Gel de gör; yıkılıyor üzerime asuman

Yalnız ay ışığında görüyorum kalbimi
Huzurunda bir mahkûm gibi eğiliyorum
Bir şey var ıstırapla beni alnımdan öpen
İki ufuk arası bir şey var, biliyorum

İşte, senin yüzünle donattım karanlığı
Başkası kül, bahçesi, ötesi, tarihi kül
Senin bakışlarında gülümsüyor yıldızlar
Onlara gizlendiysen avuçlarıma dökül

Geriye mi atacak adımlarını yollar
Nasıl mutludur şimdi gözyaşı, korku, elem
Sana sultanlığımın ölümsüz fermanıdır
Ellerimden tutuver, bağışla beni kölem


Nurullah Genç

Anlatamıyorum

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.


Orhan Veli Kanık

Sessiz Müzik

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Sen kış güneşi misin?
Yakarsın ısıtmazsın.

Bir ırmağın ortası yoksa
Seni mi hatırlayacağım?

Bu dünyada olup bitenlerin;
Olup bitmemiş olması için
Ne yapıyorsun?

Sizin evin duvarları taştan,
Dumanı da mı taştan?

Seni kız arkadaşlarından
Sevinç gözyaşları içinde
Öpen olmayacak mı?

Ezberlediğin şiir
Beklediğin adam


Sezai Karakoç

Mezar ve Gül*

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

* Çeviren: Tozan Alkan

“Senin gibi bir aşk çiçeği ne yapar
Seher vakti yağdığında yağmurlar? ”
Diye mezar sordu güle.
“Ya senin o kuyu gibi ağzına
Düşen insan ne yapar daha sonra? ”
Diye sordu ona gül de.

“Ey karanlık mezar, amber ve bal
Kokusuna döner o damlacıklar
Anladın mı beni şimdi? ”
Mezar da dedi ki “Ey dertli çiçek,
Melek olup göklerde süzülecek
İçime düşen her kişi.”


Victor Hugo

Unut Gitsin

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman.
Toprakta böceklere güldüğüm zaman
Duyurunca, paslı sesiyle, ölüp gittiğimi, bir çan...
Yas mas tutma sevgilim, öldüğüm zaman

Çürüyen gövdem gibi, yitip gitsin aşkın da...
Ne bir mektup kalsın bizden, ne bir söz, ne bir eşya...
Unut gitsin adımı, arkamdan da ağlama
Gözyaşınla da eğlenir, onu da alıp-satar bu dünya...


William Shakespeare

Çaresiz

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ah bilsen, bir bilsen duyduklarımı
Sanki bir dağ ağırlığı kalkacak üzerimden
Ve nehirler boşalacak bir anda içerimden
Sakın bilme...

Anlatsan duyarım bütün güzellikleri
Erir dağlarımın başındaki kar
Sussan içerimde kıyamet kopar
Sakın konuşma...

Ha küreğe mahkûm olmak, prangaya vurulmak
Ha görmemek gözlerini, ikisi de bir
Bütün kördüğümleri çözecek gözlerindir
Sakın bakma...

Bir haberin gelse iki satırlık
Yüreğim birdenbire kanatlanır yücelir
Bir martı gibi çıkar kapına gelir
Sakın yazma...

Çıkıp gittiğinden beri, sessiz sedasız
Başıboş kalan esir, zindanda yatan hürüm
Dönmezsen çaresiz kalır ölürüm
Sakın gelme...

İşte dağlar, taşlar şahidim olsun
Yüzüme bakma, konuşma, yazma istemiyorum
Dipsiz karanlıklara bağırıp duruyorum
Sakın işitme...


Yavuz Bülent Bakiler

Tekfurun Kızı

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Ben seni alamam ah Holofira
Azığım tam takır bineğim nalsız
Bir bende geçerim kalacağım yok
Dostlarım bivefa düşmanım yalsız
Kolum halat değil bakracımda kum

Ben seni alamam ah Holofira
Sade yoksulluktan yokluktan değil
Eline kir olsun elli üç lira
Amma ki alamam
Bir uzak sevi gelmişte çökmüş ta onlar gibi

Ben seni alamam ah Holofira
Geç git hiç bakmadan eylenme emi
Pusatları parlak bimbaş istesin
Seni ulak elçi naib-i kral
Ben hoyrat söyleyeyim, el bana hoyrat
Gelip de ne diyeyim şu dillerim lâl

Ben seni alamam ah Holofira
Baban kâfirine kılıç üşürsem
Hem de gece bassam iti uykulu
Şöyle “ya Allah”la bohçanı dürsem
Amma ki alamam

Yaradan beni ne ardıç ne çınar ufarak çayır
Koşumun gıcırdar ölmek dilerim
Bağrım kaynıyordur yüklerim ağır
Sen bir düş imişsin kuşluk çağında
Soluma tükürdüm rabbim gafurdur
Bilesin kavuşmak yoktur İslâmlıkta
Kavuşan kısmısı ancak gâvurdur.


Süleyman Çobanoğlu

Korkuyorum

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Yağmuru seviyorum diyorsun,
Yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...
Güneşi seviyorum diyorsun,
Güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...
Rüzgârı seviyorum diyorsun,
Rüzgâr çıkınca pencereni kapatıyorsun...
İşte, bunun için korkuyorum;
Beni de sevdiğini söylüyorsun...


William Shakespeare

Kimlik Kartı

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Kaydet!
Arabım
Kartımın numarası ellibin
Çocuklarımın sayısı sekiz
Dokuzuncusu da yolda
Yaz sonunda burada!
Kızıyor musun?

Kaydet!
Arabım
Taş ocağında çalışıyorum emekçi yoldaşlarımla
Çocuklarımın sayısı sekiz
Ekmeklerini
Taştan çıkarıyorum
Giysilerini ve defterlerini!
Sadaka dilenecek değilim kapında
Konağının girişi önünde
Küçük düşürecek değilim kendimi!
Kızıyor musun?

Kaydet!
Arabım
Adım var yalnız, yoktur soyadım
Öfkeden köpürerek yaşayan
En sabırlı insanıyım bu diyarın
Zamanın doğuşundan
Yılların başlamasından
Selvilerden, zeytinlerden
Otların yeşermesinden
Daha eskiye uzanır köklerim!
Karasaban süren bir ailedendir babam
Soylu efendilerden değil
Ve dedem bir çiftçiydi
Ne nesebi vardı ne de şeceresi!
Kitap okumaktan evvel
Güneşin yükselişiydi bana öğrettiği
Evim bir korucu kulübesi
Dallardan ve kamışlardan
Rahatlatıyor mu seni bu durumum?
Adım var yalnız, yoktur soyadım

Kaydet!
Arabım
Saç rengi: Kömürkarası
Gözler: Kahverengi
Ayırıcı niteliklerim:
Başımda kefiye üstünde bir siyah çember
Ayalarım adeta sert bir kaya
Tırmalar kim dokunsa
Adresim:
Sokakları adsız
Unutulmuş bir köydenim, silahsız
Taş ocağındadır, tarladadır tüm erkekleri
Kızıyor musun?

Kaydet!
Arabım
Sen yağmaladın bağlarını atalarımın
Benim ve tüm çocuklarımın
Sürdüğü toprağı sen yağmaladın
Bana ve torunlarıma
Hiç bir şey bırakmadın
Şu kayalıklardan başka!
Söylendiğine göre hükümetiniz
Bunları da alacakmış, öyle mi?

Madem öyle!
Kaydet!
Kaydet ilk sayfanın ta en başına
Nefret etmem insanlardan
Hiç kimseye saldırmam!
Ama aç kalınca
Toprağımı gasp edeni çiğ çiğ yerim!
Kolla kendini, kork benim açlığımdan
Kork benim öfkemden!
Kolla kendini!


Mahmud Derviş

Evvelim Sensin

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım

Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin

Sözüm yok şu benden kırıldığına
Gidip başka dala sarıldığına
Gönülüm inanmıyor ayrıldığına

Gözyaşım sen oldun kahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin

Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekân kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim

Batınım sen oldun zahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin


Neşet Ertaş

Yol Sonunda Reddiye

Ekleyen: Süleyman Aras / Şair

Kimse ihtiyaç duymasaydı sevgiye
Güzel ve kısa anlardı. Yoksa hayalim,
Hayalimle mi dolmuştu billûr şişe?
Itır yok, şişe boş, hiçlik kasırgası;
Duygu tanımaz bir karayel işte...
Bir karayel bu şimdi kasıp kavuran,
Son yolculuğunda yürek kadırgası.
Suç onun, sevgiye ne gerek vardı...
Dost sesler mutluluktur ıtır dolu ve billûr,
Bir gün boşalır içi bir sesin, mâlum olur,
Artık kalbimiz kutup denizinde ve yalnız.
Tanrım suç kimindi, nerde hata yaptık?
Keşke sevgiye muhtaç olmasaydık...
İşte ama lâkin ricâ ederim fakat
Şimdi asla ona gerek duymasaydık...
Ne kadar uzardı düşler, günlerse çok kısaydı
Olaylar geçip gitti, yüreğim yerinde saydı
Bir yere varamadı, ölümse arkasında,
Suç onda sevgiye ne gerek vardı?
Hep başka şartlar düşlerdi, bir de uzak iklimler
Gidenlerden güzel miydi gelen mevsimler?
Yolda düşüp kaldılar şimdi unuttum kimler,
Lütfen lâkin ama tekrar söylemeliyim,
Kimse sevgiye muhtaç olmasaydı.


Hüsrev Hatemi